Gün geçtikçe daha fazla popüler hale gelen “Fenomen” kelimesinin, ne olduğunu belirten kesin çizgilere sahip olmadığından dolayı ne ifade ettiği ve kimlere dendiğini kestirmek biraz güç olmaktadır. Fenomen; düşüncelerine ve hareketlerine meslektaşları, çevresi ya da toplumdaki kimselerden daha çok değer verilen kişilerdir. Son zamanlarda kullanımı oldukça yaygınlaşan bu ifadenin en sık kullanım şekli internette sosyal medya fenomenleridir. Bu kişiler birçok sosyal medya platformunda bulunur ve yüksek takipçi kitlesine sahiptir. Fenomenler takipçilerinin hayranlık duyduğu, öğütlerine ve bilgisine önem verdiği kişilerdir. Sosyal medya fenomenleri; eski bildiğimiz ünlü profilini geride bırakıp her an takip edilebilen, her yaptığı izlenebilen, giydiği, gezdiği ve yediği şeyleri paylaşıp arkasından bir kitle sürükleyebilen kişiler haline gelmişlerdir. Bu kişilerin tüketiciler üzerine ne denli etkisi olduğunu bir sonraki başlıkta ele alacağız.
2.Sosyal Medya Fenomenlerinin Vergilendirilmesi
2.1. Influencer Mesleği
İnternetin hayatımıza girmesinden sonra ortaya çıkan yeni mesleklerden birisi de “influencer” oldu. Influencer kavramını kısaca, sahip oldukları sosyal medya ve dijital kanalları aracılığı ile herhangi bir ürün ya da servis hakkındaki yaşadıklarını, deneyimlerini takipçileri ile paylaşmaları yoluyla tanıtım ve pazarlama aktiviteleri yapan, belirli bir topluluğu etkileme ve yönlendirme gücüne sahip kişi, kişiler ve gruplar olarak açıklayabiliriz. Artık perakende şirketlerinden turizm kuruluşlarına, ülkelerin tanıtımından, teknolojik ürünlerin lansmanına kadar pek çok farklı alanda influencer’lar kullanılıyor. Blog yayınlamak, Instagram, Youtube, Twitter ya da diğer sosyal medya mecralarında paylaşımda bulunmak artık hobi olmaktan çıkıp ciddi bir gelir kapısı halini aldı. 2018 yılı itibariyle Dünyada influencer ekonomisinin 1 milyar doları, Türkiye’de ise 35 milyon TL’yi aştığı tahmin ediliyor.
2.2.Gelir Vergisi Yönünden Değerlendirme
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “mevzuu” başlıklı 1’inci maddesinde; “Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Böylece gelir vergisinin kapsadığı alan, gerçek kişilerin gelirleri olarak belirlenmiştir. Aynı Kanun’un 2’nci maddesinde ise gelire giren kazanç ve iratlar tek tek sayılmış olup gelir vergisinin sınırı çizilmiştir. Kanun’un 3’üncü maddesinde tam mükellef kavramı açıklanmış ve bu kavramın altında kimlerin olduğu belirtilmiştir. 4’üncü maddede ise bir önceki maddede yer verilen “Türkiye’de yerleşme” kavramı açıklığa kavuşturulmuştur.
Kanun’un 6’ncı maddesinde ise “Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.” denilmiştir. Yerleşme kavramına nelerin dâhil olduğu 7’nci madde ile belirtilmiş ve birkaç gelir unsuru için kazanç Türkiye’de elde edilmemiş olsa bile Türkiye’de değerlendirilmesinin gelir vergisine tabi olması için yeterli olacağı açıklanmıştır. Bu maddede belirtilen değerlemeden maksat da, “ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır.” şeklinde belirtilmiştir.
Dolayısıyla bu maddeler toplu olarak değerlendirildiğinde; kanundaki şartları taşıyan sosyal medya fenomenlerinin elde ettiği kazançlarının bir gelir unsuru olduğu ve bu kişilerin kazançlarının gelir vergisine tabi olduğu açıkça ortadadır. Gelir vergisine tabi olan bu kazancın yedi gelir unsurundan hangisinin kapsamına girdiğini ilerleyen bölümlerde açıklayacağız.
2.2.1. Serbest Meslek Kazancı Yönünden Değerlendirme
2.2.1.1. Kanuni Tanım
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde serbest meslek kazancı tarif edilmiştir. Madde hükmünde serbest meslek kazancı elde etmek için serbest meslek faaliyetinin sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması gerektiği belirtilmekte, maddenin devamında ise ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması demekte olup serbest meslek kazancının ticari kazanç ve ücretten farkını kalın çizgilerle belirtmiştir. Mezkûr kanununun 66’ncı maddesinde ise serbest meslek erbabı hüküm altına alınmış olup ilgili maddenin ilk fıkrası şu şekildedir; “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.” Kanuni tanımda yer alan yukarıdaki ifadeleri makalemizin devamında tek tek değinip konuyu daha da somutlaştırmaya çalışacağız.
2.2.1.2. Şahsi Mesai Yönünden Değerlendirme
Türk Dil Kurumuna göre mesai kavramının karşılığı çalışma, emektir. Dolayısıyla serbest meslek faaliyetinin şartlarından birisi olan şahsi mesai kavramı kişinin kimseye bağlı olmadan ve herhangi bir ticari organizasyon altında bulunmadan çalışması, emek sarf etmesi olarak ele alınmalıdır. YouTuber olarak adlandırılan ve YouTube video paylaşım sitesine içerik yükleyen kişilerin kayıt yapabileceği cep telefonu, kamera gibi araç gereçler ile video çekmesi göz önüne alınırsa şahsi mesainin ön planda olduğu açıktır. Bu kişilerin sermayeye bağlı kalmadan bireysel emekleri ile içerik oluşturdukları ortadadır1. Dolayısıyla sosyal medya fenomenlerinin belirli araç ve gereçlerle sosyal medya hesapları üzerinden paylaşım yapmaları serbest meslek kazancının tanımındaki şahsi mesai kavramına uymakta ve dolayısıyla bu kişilerin sosyal medya hesapları aracılığı ile elde ettiği kazançların bu kavram yönünden serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
2.2.1.3. Ticari Mahiyette Olup Olmama Yönünden Değerlendirme
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde ticari kazanç şu şekilde tarif edilmiştir; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” Bir faaliyetin ticari faaliyet olarak nitelendirilebilmesi Türk Ticaret Kanunu’na göre emek-sermaye, devamlılık, gelir ve kazanç elde etme potansiyeline sahip olma özelliklerini taşıması gerekmektedir. Emek-sermaye özelliğinde bahsedilen, ticari kazancın tanımını yapabilmek için sermaye yoğun bir faaliyetin olması gerektiğidir. Devamlılık özelliğini 2.2.1.5. numaralı başlıkta serbest mesleğin mutatlık özelliği ile birlikte değerlendireceğiz. Gelir ve kazanç elde etme potansiyelinde de, ticari faaliyet bir tür emek sermaye organizasyonuna dayanmakta olup kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması ticari organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ‘ticari faaliyet’ olma niteliğine etki etmemektedir. Dolayısıyla bir faaliyetin ‘ticari faaliyet’ sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerekmektedir2.
Aslında ticari faaliyet-serbest meslek faaliyet ayrımı yapılırken sermaye-emek yoğunluğuna bakmak bizi doğru tespiti yapmaya sevk etmeyebilir. Nitekim herhangi bir serbest meslek faaliyetinin ifa edilebilmesi için gerekli olan malzemelerin bedelinin çok olması bazen yoğun bir sermayeye ihtiyaç duymamıza yol açabilir. Örneğin doktor, diş hekimi vs. meslekleri ifa edenler serbest meslek erbabı olarak anılsalar da bu mesleği ifa etmek için gerekli teçhizata yüklü bir sermaye ile sahip olabilmektedirler.Burada önemli olan kıstas bu sermayenin emek yoğun işte kullanılacak olmasıdır. 119 seri nolu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği de bu konuya şu şekilde değinmiştir; “Gelir Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinde ise, mesleki bilgi ve ihtisası gerektiren faaliyetlerden yalnızca özel okul ve hastane işletmeciliğinin ticari uğraşı sayılacağı açıkça belirtilmek suretiyle bunlar dışında kalan özel bilgi ve ihtisası gerektiren faaliyetlerin sermayeyi gerektirse bile serbest meslek uğraşısı sayılacağı belirtilmek istenmiştir.” Dolayısıyla Tebliğ’de de ticari faaliyet-serbest meslek faaliyeti ayrımında sermaye faktörünün tek başına yeterli bir delil olmadığı, mesleki bilgi ve ihtisası gerektiren faaliyetlerden yalnızca özel okul ve hastane işletmeciliğinin ticari faaliyet sayılacağı, diğerlerinin serbest meslek kazancı olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
Bu konuyu makalemizin ana teması ile birleştirecek olursak sosyal medya fenomenleri yapacakları paylaşımlarda kamera, ışık, ses cihazı vb. teçhizata ihtiyaç duymaktadırlar. Bu cihazların çekim kalitesine göre fiyatları artmakta olup bazen çok yüklü sermayelerle bu paylaşımları gerçekleştirebilmektedirler. Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere sosyal medya fenomenleri şahsi mesaisi amacıyla bu sermayeye katlandığından sermayenin fazla olması bu araçların emek yoğun faaliyette kullanılacağı ve dolayısıyla da bu faaliyetten elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olduğu gerçeğini değiştirmez.
Dikkat edileceği üzere ilmi veya mesleki bilgiye veya uzmanlığa dayanan hizmetlerin şahsi mesleki faaliyet boyutlarını aşması durumunda yani emek sömürüsüne dayalı olarak hizmet ifa edilmesi durumunda artık icra edilen iş ticari mahiyet arz etmeye başlamaktadır. Bu nedenler başkasının emeğinin kullanılıp değerlendirilmesi serbest meslek-ticari faaliyet ayrımını büyük ölçüde sağlayabilecek bir ölçüdür. Kendisi bizzat serbest meslek erbabı olsun veya olmasın bir veya daha fazla serbest meslek erbabını işveren-hizmetli ilişkisi içinde çalıştıran ve kazancını büyük ölçüde bu şekilde sağlayanların faaliyeti ticari sayılmak icap eder3.
2.2.1.4. İşverene Tabi Olup Olmama Yönünden Değerlendirme
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretin Tarifi” başlıklı 61. maddesi şu şekildedir; “Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.” Aynı Kanun’un 62. maddesi de işvereni şu şekilde tarif etmiştir; “İşverenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dâhilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.”
Sosyal medya fenomenleri herhangi bir platformun emrinde ya da ona bağlı olarak çalışan hizmet erbabı değillerdir. Bu kişiler istediği zaman ilgili platformlara içerik yüklemekte ve yükledikleri içerik başına veya ilgili hesaplardan yaptıkları reklamlar karşılığı para kazanmaktadırlar. Dolayısıyla bu kişilerin işverene tabi olmadığı ve faaliyetlerini kendi nam ve hesaplarına yaptığı yadsınamaz bir gerçektir. Bu sebeple net olan bu kavram üzerinde çok durmanın gerekli olmadığı kanaatindeyim.
2.2.1.5. Mutat Meslek Yönünden Değerlendirme
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Serbest Meslek Erbabı” başlıklı 66. maddesi şu şekildedir; “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.”1 Seri nolu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nde ise ticari faaliyette devamlılık kavramı; “bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılması” şeklinde ifade edilmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte faaliyetin organizasyon gerektirmesi durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilir.
Türk Dil Kurumuna göre mutat kavramı “alışılmış, alışılan” olarak tanımlanmaktadır. Bazı kaynaklarda da mutatlık kavramı devamlılık ile eş anlamlı kullanılmaktadır. Ancak Gelir Vergisi Kanunu’nun 66’ıncı maddesinde serbest meslek erbabının tanımında mutatlık kavramı yer almış, 1 Seri nolu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nde ise ticari faaliyette devamlılık kavramına değinilmiştir.Dolayısıyla kanun koyucunun bu kavramları ayrı ayrı gelir unsurlarında ayrı ayrı kullanmasından anlatılmak istenenin aynı şeyler olmadığını, iki kavramın farklı şeyler ifade ettiğini anlıyoruz.Kanun hükmüne göre, bir kimsenin serbest meslek erbabı olabilmesi için serbest meslek faaliyetinde bulunması ve bu faaliyetini mutat meslek halinde yapması gerekmektedir. Serbest meslek faaliyetine konu olan işlerin mutat olarak yapıldığının göstergesi için Vergi Usul Kanunu’nun “Serbest Meslek Erbabında İşe Başlama Belirtileri” başlıklı 155. maddesinde belirtilen hususlar dikkate alınacaktır4. Bu madde ise şu şekildedir;
“Serbest meslek erbabı için aşağıdaki hallerden herhangi biri “İşe başlama”yı gösterir:
1. Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel iş yerleri açmak;
2. Çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametleri asmak;
3. Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak;
4. Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki teşekküllere kaydolunmak.
Mesleki teşekküllere kaydolunanlardan görevleri veya durumları icabı bilfiil mesleki faaliyette bulunmayacak olanlar bildirmelerinde bu cihetide açıklarlar.”
Türk Dil Kurumuna göre ilan etmek; “bir durumu yaymak, açıkça bildirmek” anlamlarına gelmektedir. Sosyal medya fenomenlerinin sosyal medya hesaplarından paylaşımlara başladığını bildirmesi ve bunu yayması ilan etmek manasına gelmektedir. Dolayısıyla da serbest meslek erbabında işe başlama belirtilerini de sağlamış bulunmaktadırlar. Serbest meslek faaliyetinin mutat olarak yapıldığının göstergesi de Vergi Usul Kanunu’nun “Serbest Meslek Erbabında İşe Başlama Belirtileri” başlıklı 155. maddesindeki şartların birini yerine getirmek olduğu düşünülürse sosyal medya fenomenleri bu işi mutat meslek halinde ifa etmiş bulunmaktadırlar.
Öte yandan 1 Seri nolu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği ticari faaliyetin gerçekleşebilmesi için organizasyon kavramına da değinmiştir. Ticari organizasyon varlığına karine teşkil eden durumlar ise sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi durumlardır. Sosyal medya fenomenlerinin yapacakları paylaşımlarda kamera, ışık, ses cihazı vb. teçhizata ihtiyaç duymaları ve bu cihazları kullanan personel ile çekim vs. yapmaları ticari organizasyonun oluştuğunun göstergesi değildir. Nitekim serbest meslek erbabının faaliyetlerini ifa edebilmek adına her aldığı mal ve hizmetin organizasyon kapsamına girip ticari kazanç olarak vergilendirilmemesi düşüncesiyle kanun koyucu Gelir Vergisi Kanunu 68’inci maddenin yedinci bendine şu hükmü eklemiştir; “Mesleki faaliyetin ifası için ödenen mal ve hizmet alım bedelleri.” Dolayısıyla sosyal medya fenomenlerini sırf amatör olarak çekim yapmıyor, kendi başına değil de başkasına çekim yaptırıyor veya montaj vs. hizmeti alıyor düşüncesiyle yaptıkları faaliyeti ticari kazanç kapsamına sokmak, kanaatimce kanun hükümlerini çok katı yorumlamak olacaktır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde serbest meslek kazancı tanımında yer alan kavramları teker teker irdelediğimizde sosyal medya fenomenlerinin paylaşım başına veya yayınladıkları reklamlardan elde ettiği kazançların serbest meslek kazancı olarak gelir vergisine tabi olduğunu anlıyoruz.
2.3. KDV Yönünden Değerlendirme
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1’inci maddesinin birinci bendinde Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu belirtilmiştir. Mezkûr Kanun’un 4’üncü maddesinde ise ‘‘Hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir. Bu işlemler; bir şeyi yapmak ve işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebilir.” denilmektedir. Kanun’un 6’ncı maddesinde ise işlemlerin Türkiye’de yapılmasının kapsamına değinilmiştir.
Kanun’da da net olarak belirtildiği üzere Türkiye’de yapılan serbest meslek faaliyeti katma değer vergisine tabidir. Sosyal medya fenomenleri de daha önceki başlıklarda belirttiğimiz üzere serbest meslek erbabı olarak varsayılması gerektiği için katma değer vergisi mükellefidirler. Hizmetin Türkiye’de yapılması 6’ıncı maddede değinilmiş olup sosyal medya fenomenliğinin Türkiye’de yapılmasından kastın ya bu hizmetin Türkiye’de yapılması ya da hizmetten Türkiye’de faydalanılması vergilendirme kapsamına girmesi için yeterlidir. Dolayısıyla sosyal medya fenomenleri gelir vergisi mükellefi olması yanında ayrıca katma değer vergisi mükellefidir.
2.4. İnternet Ortamında Verilen Reklam Hizmetlerinden Vergi Kesintisi
19 Aralık 2018 tarihli ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de 476 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmıştır. Karar ile internet ortamında verilen reklam hizmetleri vergi kesintisi kapsamına alınmış olup bu hizmetlere ilişkin olarak hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemelerden, ödeme yapılan kişilerin mükellef olup olmamasına bakılmaksızın 01.01.2019 tarihinden itibaren vergi kesintisi yapılacaktır. Bu karar ile internet ortamında verilen reklam hizmetlerinde tevkifat oranları şu şekilde olmuştur; ‘‘GVK 94. madde ve KVK 30. madde kapsamında yapılan ödemeler için %15, KVK 15. madde kapsamında yapılan ödemeler için ise %0”
19 Aralık 2018 tarihli kararın özeti; 01.01.2019 tarihinden itibaren, internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere mükellef olup olmamasına bakılmaksızın gerçek kişilere yapılacak ödemelerden %15, dar mükellef kurumlara yapılacak ödemelerden %15 ve Türkiye’de kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kurumlara yapılacak ödemelerden %0 oranında stopaj yapılacaktır.
2.5. Gelirin Beyanı
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Gelirin Toplanması ve Beyan” başlıklı 85’inci maddesinde mükelleflerin 2 nci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verecekleri belirtilmiştir. Mezkûr Kanun’un “Vergi tevkifatının mahsubu” başlıklı 121’inci maddesi şu şekildedir; “Yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu Kanuna göre kesilmiş bulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan Gelir Vergisine mahsup edilir.“
Bu maddelere istinaden sosyal medya fenomenleri, ilgili Kanun’un 2’inci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılında elde ettikleri kazanç ve iratları ilgili Kanun’un 85’inci maddesine istinaden beyannamelerinde toplayacaklar, elde ettiği kazançları ve reklam gelirlerini kesintiler dahil brüt haliyle beyan edeceklerdir. İlgili firmalar tarafından 476 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararına istinaden reklam gelirleri ödemelerinden %15 oranında kesilen vergiler, sosyal medya fenomenleri tarafından ilgili Kanun’un 121’inci maddesine istinaden beyan ettikleri kazanç üzerinden mahsup edilecektir.
3.Sonuç
Sosyal medyada insanların geçirdiği süre gün geçtikçe artmakta, buna paralel olarak da sosyal medyayı kazanç kapısı olarak görüp bu sektöre giriş yapan sosyal medya fenomenlerinin sayısı da çoğalmaktadır. Anayasamızın 73’üncü maddesinde Vergi Ödevi başlığının altında şu hüküm yer almaktadır; ‘‘Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” Gelir Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinde ise ‘‘Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir.” demekte dolayısıyla da bu şekilde gelir elde eden kişileri vergilendirme kapsamına sokmaktadır. Mezkur kanunumuz belirtilen şekilde kendi nam ve hesabına çalışan kişiler için ‘‘serbest meslek erbabı” demiş olup bu kişileri de serbest meslek kazancı olarak gelir vergisine tabi tutmuştur. Dolayısıyla kazançları Türkiye’de aylık yaklaşık 350.000 TL’ye kadar varabilen sosyal medya fenomenlerinin vergilendirilme kapsamına alınmaması, Anayasa’da yer alan ‘‘herkesin mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu” ilkesine aykırılık teşkil ettirecek, ayrıca da toplumdaki vergi bilincini azaltacaktır.
Mevzuatımızda ismen yer almasa da sosyal medya fenomenliği ve “influencer” mesleği bu hızla artmaya devam ettikçe ve içeriklerden kazanılan rakamlar devasa boyutlara ulaştıkça kanaatimizce bu terimler de mevzuatımıza girecektir. İlerleyen zamanlarda da sosyal medya fenomenliği ile ilgili mevzuatımıza herhangi bir istisna ve muafiyet gelmediği sürece, fenomenler makalemizde belirttiğimiz şekilde vergilendirilmeye devam edeceklerdir.